Sosyal ortamlarda, toplum içinde kişinin ön plana çıktığı, dikkati üzerine çektiği konuşma-sunum yapma ya da herhangi bir eylemde bulunma durumlarında oluşan sıkıntılı ruh halini tanımlar. Huzursuzluk, kaygı, bunaltı gibi psikolojik semptomlara ek olarak, terleme, ateş basması, ellerde titreme, yüz kızarması, kalp çarpıntısı, ağız kuruluğu, gibi fiziksel semptomlarda eşlik eder.

Kişi yapacağı konuşmayı ya da eylemi başarılı şekilde yapamayacağı ve bunun sonucunda rezil olacağı, küçük düşeceği, insanların kendisiyle dalga geçeceği yönünde inanca sahiptir. Diğer insanların kendisi hakkındaki düşüncelerine, olduğundan fazla önem verir. Olumlu yönlerinden daha fazla olumsuz yönleri üstünde kafa yorar. Kendisini yetersiz, beceriksiz, sıkıcı, çekingen olarak tanımlar. Çevredeki diğer tüm insanların da kendisinin bu halini anladıklarını düşünür. Sosyal ortamlardan kaçınır, dikkat çekmemek için ve insanların kendisiyle mümkün olduğu kadar az diyaloğa girmelerini sağlayacak her türlü izolasyon hamlelerini yapar.

Bu süreç sonucunda, yalnız, pek fazla arkadaşı olmayan, zamanını genellikle evinde geçiren, iletişime kapalı bir insana dönüşür. Kendisine yapılan her türlü eleştirileri mutlak hükümmüş gibi kabul eder, hakkını arayamaz. İçine kapanık ve sessizdir. Soysa fobik bireyin, sınıfta sözlüye kalkması, iş yerinde sunum yapması ya da bir toplantıya katılması, yeni insanlarla tanışması veya duygusal ilişki yaşama ihtimali olan biriyle iletişime geçmesi çok zor ve sıkıntılıdır.

Türkiye Ruh Sağlığı Profili araştırma sonuçlarına göre genel toplumda sosyal fobi oranı kadınlarda %2,3 erkeklerde %1,1 olarak saptanmıştır. Bu hastalar yaşadıkları içsel sıkıntı ve huzursuzluğa ek olarak işlevselliklerinde de kayıp yaşarlar. Özellikle sosyal iletişim becerisi ya da ikili diyalog gerektiren iş kollarında başarısız olurlar. Eğitim ve zeka olarak toplum ortalamalarından geri kalmayacak düzeyde olmalarına rağmen, bu bilgi ve yeteneklerini kullanma konusunda yetersizlik yaşadıklarından sosyal ve maddi zarara uğrayabilirler.

Sosyal fobi hastaları doktora başvurma konusunda da kaçıngan davranabilirler. Her ne kadar kişinin kendini anlatması, olduğunu düşündüğü yetersizlik-eksiklik duygularını bir başkasıyla paylaşması zor olsa da, psikiyatrik tedavide kullanılan ilaç ve psikoterapiler yüz güldürücü sonuçlar sağlamaktadır.